Bülbülzade Vakfı’nda “Sivil Hareket” kitabının tahlili yapıldı. Kitap tahlil programına eğitimci, öğretmen, iş insanı, akademisyenler katıldı. Katılımcılar okudukları kitabı enine boyuna değerlendirdi.
Kitap için şu değerlendirme yapıldı:
Kitabın önsözünde Türkiye'deki sivil toplum yapılarının gelişimi ve önemine değiniliyor. Özellikle sivil toplumun bireysel ve toplumsal talepleri karşılama, özgürlük ve adalet standartlarını yükseltme, sosyal dayanışma sağlama ve kültürel değerleri olgunlaştırma gibi hedefleri vurgulanıyor. Ancak bu yapıların sağlam bir kuramsal zemine ihtiyaç duyduğunu ve kuramsal eksikliklerin kısa ömürlü olmalarına ya da tutarsızlık yaşamalarına yol açabileceği belirtiliyor.
Sivil toplumun tarihsel olarak değişim ve dönüşümlerle dolu bir süreç olduğu anlatılıyor. 18. yüzyıldan itibaren gelişen sivil toplum anlayışının modern dünyada güçlü bir yer edindiği, bireysel hakları savunan ana bir mecra olarak işlev gördüğü ifade ediliyor. Türkiye gibi, Batılı değerlerle İslami değerlerin kesiştiği bir ülkede sivil toplumun bu iki kültür arasında nasıl bir yol izlemesi gerektiği üzerinde duruluyor. Kitap, sivil toplumun Türkiye’nin tarihi ve manevi değerleriyle uyumlu bir bakış açısına sahip olması gerektiğini öne sürüyor.
Hayatın ve varlığın sivil hareket perspektifinde nasıl anlamlandırılması gerektiğini teorik bir çerçevede ele alıyor.
Hayatın ruhu, insanın kendini tanıması, evrendeki yerini sorgulaması ve manevi bir yolculukla yaşamına değer katması üzerine odaklanır. Bu bölümde, hayatın anlamı kavramının bireyin içsel gelişimi ve topluma katkı sağlama sorumluluğu ile ilişkili olduğu ifade edilir.
Zamanın, insanın yaşamı üzerindeki etkisi ve bireyin hayatını nasıl değerlendirmesi gerektiği üzerinde durulur. Zamanın sadece bir süreç değil, bilinçli bir varoluş süreci olarak değerlendirilmesi gerektiği anlatılır. Sivil hareketlerin de toplumsal değişim için zamanın kıymetini bilerek hareket etmeleri gerektiği vurgulanır.
İnsan, hayatın merkezindedir ve kendini tanıdıkça topluma katkı sağlayabilir. Bireyin kendi değerlerini, ideallerini ve potansiyelini keşfetmesi, sivil hareketlerin de temel bir amacı olarak ele alınır. İnsanın kendini gerçekleştirmesi, topluma faydalı bir birey olma yolunda bir motivasyon kaynağı olarak değerlendirilir.
İslam, hayatın anlamını ve amacını belirleyen bir inanç sistemi olarak görülür. Sivil toplumun, İslam’ın hayatın her alanına getirdiği rehberliği dikkate alarak hareket etmesi gerektiği belirtilir. İslam’ın sadece ibadetler ve inançlar düzeyinde değil, hayatın tüm yönlerini kapsayan bir rehber olduğu anlatılır.
Bu başlık altında ıslah (ıslah etme) kavramının derinlemesine incelendiği ve bireysel ve toplumsal gelişim için rehberlik sağladığı ifade edilir.
Islahın Reel Kaynağı: Hayat
Hayatın kendisi, ıslahın (iyileştirmenin) reel kaynağıdır. Bu, kişinin yaşadığı dünyada iyileştirme ve güzelleştirme çabası içinde olmasının önemine vurgu yapar. Islahın, insanın hayatı daha anlamlı kılma arayışına katkıda bulunduğu anlatılır.
Tevhid (birlik inancı), ıslah çabalarının ahlaki ve manevi temelidir. Tevhid sayesinde, insanın varoluşu anlam kazanır ve bu birlik düşüncesi toplum için de birleştirici bir unsur olur. Sivil toplumların, toplumsal bütünlüğü koruma ve toplumu daha iyiye yönlendirme amacında tevhid ilkesine bağlı olmaları gerektiği vurgulanır.
Salih amel, iyiliğin bilinçli olarak yapılmasını ifade eder. İyilik, kişinin içten bir şekilde topluma katkıda bulunması, insanlara faydalı olma amacıyla hareket etmesi anlamına gelir. Bu bilinçli iyilik anlayışı, sivil hareketlerin de temel motivasyon kaynaklarından biridir.
Kulluk, bireyin manevi anlamda gelişimi ve olgunlaşmasıdır. Kulluk, sadece ibadetlerle sınırlı kalmayıp, topluma faydalı olmayı da içerir. Kişisel gelişim ve toplumsal katkı arasında bir denge kurulması gerektiği anlatılır.
Şahitlik, toplum karşısında bireyin sorumluluğudur. Sivil toplumların, toplumsal olaylara şahitlik ederek doğruyu ve hakikati savunmaları, toplumsal bilinç oluşturulması açısından önemlidir.
Toplumsal kriz durumlarında barışçıl bir duruş sergilemek, toplumun huzuru için önemlidir. Sivil hareketlerin, kriz dönemlerinde toplumda güveni ve birliği sağlayıcı bir rol üstlenmesi gerektiği ifade edilir.
İhsan, etik ve estetik duyarlılığın toplumsal ilişkilerde önemli bir yer tuttuğunu vurgular. İhsan bilinci, sivil hareketlerin topluma sadece ahlaki bir çerçeve değil, aynı zamanda estetik bir derinlik sunması gerektiği anlamına gelir. Sivil hareketlerin varlık, bilgi, zaman, mekân, tarih ve medeniyet gibi kavramları nasıl idrak etmesi gerektiği ele alınıyor.
Varlık, insanın kendisini ve yaratıcıyı tanıması için bir işaret olarak değerlendirilir. Doğada ve evrende var olan her şey, insana bir mesaj iletir ve bu mesajın idraki önemlidir. Sivil hareketlerin bu varoluş işaretlerini dikkate alarak topluma rehberlik etmesi gerektiği vurgulanır.
Bilgi, bireyin doğru yolu bulmasını sağlayan bir kılavuzdur. İstikamet (doğru yol) bilincine sahip olan bireyler ve topluluklar, sivil toplumun da en önemli dayanaklarından biridir. Bilgi, toplumun gelişimine katkı sağlamalı ve sivil toplumun hedeflerine yön vermelidir.
Zamanın doğru bir şekilde kullanımı, bireysel ve toplumsal sorumluluğun bir parçasıdır. Zaman, toplumun gelişimi için bilinçli bir şekilde değerlendirilmelidir. Bu, sivil toplumların planlı, organize ve sorumluluk bilinciyle hareket etmeleri gerektiği anlamına gelir.
Mekân, birey ve toplum için bir fırsatlar dünyasıdır. Toplumun sahip olduğu mekânlar, bireylerin potansiyellerini gerçekleştirmelerine ve topluma katkıda bulunmalarına olanak tanır. Sivil toplumlar, mekânları toplum yararına kullanmak için fırsatlar yaratmalıdır.
Geçmişin ibret alınması, toplumun gelecekte doğru adımlar atması için önemlidir. Sivil toplumun, tarihsel olaylardan ders çıkararak toplumun doğru yönlendirilmesine katkıda bulunması gerektiği anlatılır.
Medeniyet İdraki: Yetkinlik
Medeniyet, kültürel, bilimsel ve ahlaki yetkinlik kazanma sürecidir. Toplumların medeniyet seviyesine ulaşması, kültürel değerlerin korunması ve bilimsel gelişmelerle desteklenmesi ile mümkündür. Sivil toplumun, toplumun medeniyet seviyesini yükseltme amacı taşıması gerektiği vurgulanır.
Bu detaylandırmalar, kitabın diğer bölümlerindeki alt başlıkların daha derinlemesine açıklanmasına olanak sağlar. Eğer diğer bölümlerde de bu detaylandırmayı devam ettirmemi isterseniz, ikinci bölüm olan Tasavvur başlığındaki alt konuları ele alarak özetlemeye devam edebilirim.
Bu bölüm, sivil toplumun çağın sorunlarına nasıl yaklaşması gerektiğini ve çeşitli sosyal kurumlarla olan ilişkisini ele alıyor.
Bu bölümde, sivil hareketin çağdaş problemlere karşı geliştirdiği yaklaşımlar ele alınarak ahlaki ve kültürel değerler çerçevesinde çözümler sunuluyor.
Sivil hareketin, çağın sorunlarına yönelik geliştirdiği şahitlik perspektifi altında, ahlak, eğitim, aile, din, devlet, hukuk, ekonomi, bilim, teknoloji, çevre, sanat ve şehir gibi temel kurumlar üzerinde duruluyor. Her bir kurum, toplumun bütünleşmesi ve sivil hareketin temel değerlerine uyum sağlaması açısından önemli görülüyor.
1. Ahlak: Ahlak, bağışlanmış bir yetkinlikten kazanılmış bir seçkinliğe geçiş olarak yorumlanıyor. Bu bağlamda, ahlaki değerlerin toplumsal gelişimde bir temel olduğu vurgulanıyor. Sivil toplumun, ahlaki bir olgunlaşmayı teşvik etmesi gerektiği ifade ediliyor.
2. Eğitim: Eğitimdeki sorunlar, bireylerin gelişimini engelleyen yabancılaştırıcı kurgular olarak değerlendiriliyor. Sivil hareketin, eğitimde yabancılaştırıcı yapıları aşarak bireylerin kendini geliştirmesine yönelik bir “tekâmül ülküsü” (gelişim ideali) sağlaması gerektiği belirtiliyor.
3. Aile: Aile, bireylerin sorumluluk duygusu ile sevgi bağı kurabilecekleri temel bir kurum olarak kabul ediliyor. Keyfiyetçi (rastgele) yaklaşımlar yerine, ailede sevgi ve sorumluluk bilincinin gelişmesi gerektiği vurgulanıyor. Sivil hareket, ailenin toplumun temel direği olarak desteklenmesini teşvik ediyor.
4. Din: Din, bireyi çaresiz yalnızlıktan kurtaran ve ona yol gösteren bir rehber olarak görülüyor. Sivil hareketin, dini, bireylerin manevi ve ahlaki gelişiminde bir kılavuz olarak değerlendirmesi gerektiği anlatılıyor.
5. Devlet: Devletin rolü, mutlak itaate dayalı olmaktan ziyade, emanet ve özgürlük temelinde bir sözleşme olarak görülüyor. Sivil hareketin, devlet ile birey arasındaki ilişkinin, özgürlük ve sorumluluk dengesi çerçevesinde ele alınmasını savunması gerektiği ifade ediliyor.
6. Hukuk: Hukukun amacı, zarardan korunma ve fayda sağlama olarak tanımlanıyor. Hukuk sistemi, toplumun yararını gözetmeli ve bireylerin adil bir şekilde korunmasını sağlamalı. Sivil hareketin, hukuk sisteminin toplumsal faydayı gözetmesini teşvik etmesi gerektiği belirtiliyor.
7. Ekonomi: Ekonomide, tekelci sermaye anlayışından ziyade paylaşımcı bir üretim modeli öneriliyor. Sivil hareketin, ekonomik adaleti sağlamaya yönelik bir üretim ve paylaşım anlayışını desteklemesi gerektiği ifade ediliyor.
8. Bilim: Bilimdeki kriz, doğruluğun ve amacın kaybolması olarak yorumlanıyor. Bilimin, ahlaki değerlereuygun olarak toplumun faydasını gözetmesi gerektiği ifade ediliyor. Sivil hareket, bilimin ahlaki ve anlam dolu bir ilkeye dayanmasını teşvik ediyor.
9. Teknoloji: Teknoloji, nesnelerin otoritesinden çıkıp insanlık değerlerine hizmet etmeli. Teknolojinin insanın gelişimine katkı sağlayan bir araç olarak kullanılmasının önemi vurgulanıyor. Sivil hareket, teknolojinin insanı merkeze alan bir yaklaşımla değerlendirilmesini savunuyor.
10. Çevre: Çevreye yönelik tasarruflar, ifsat (bozma) yerine emanet ahlakı temelinde yapılmalı. Doğanın korunması, sivil hareketin önceliklerinden biri olarak kabul ediliyor.
11. Sanat: Sanat, varlıkların betimlenmesinin ötesinde, güzelliğin ruhuna hitap eden bir ifade biçimi olarak değerlendiriliyor. Sivil hareketin, sanatın toplumsal ve manevi anlamını teşvik etmesi gerektiği belirtiliyor.
12. Şehir: Şehirleşmenin, istif edilmiş yapılardan uzak, huzur veren alanlar oluşturma yönünde gelişmesi gerektiği ifade ediliyor. Şehirlerin insan odaklı olması, sivil hareketin önem verdiği konular arasında yer alıyor.
Sivil Hareketin Problem Tasavvuru
Bu kısımda, yerel, bölgesel ve küresel düzeyde karşılaşılan sorunlar ele alınıyor. Her sorunun, sivil toplumun temel değerleri çerçevesinde nasıl değerlendirileceği ve çözümleneceği tartışılıyor.
1. Yerel Problemler:
Adil Paylaşım: Toplumdaki ekonomik kaynakların adil bir şekilde dağıtılmasına yönelik bir adalet anlayışı savunuluyor. Ekonomik kaynakların toplumun yararına kullanılması gerektiği ifade ediliyor.
Özgürlükler Sorunu: İfade ve düşünce özgürlüğünün önemine dikkat çekiliyor. Toplumda bireylerin kendilerini özgürce ifade edebilmeleri gerektiği, sivil hareketin desteklemesi gereken bir hak olarak ele alınıyor.
Eğitim: Eğitim sistemindeki değer ve nitelik krizlerinin aşılması gerektiği ifade ediliyor. Eğitimin nicelikten ziyade nitelik odaklı olması, bireylerin yetkinlik kazanmasını sağlamalı.
Göç: Göç, toplumlar arası birlik ve dayanışmayı teşvik eden bir unsur olarak ele alınmalı. Göçmenlerle ilgili politikaların, ortak gelecek stratejilerine dayalı olarak şekillendirilmesi gerektiği anlatılıyor.
2. Bölgesel Problemler:
Selefi-Şii Çatışması: Mezhepler arası anlaşmazlıkların birleştirici bir yorumla çözümlenmesi gerektiği ifade ediliyor. Sivil hareketin, toplumlar arası barışı teşvik etmesi gerektiği vurgulanıyor.
Yoksulluk: Yoksulluğun, bağımlılığa yol açan bir problem olduğu belirtiliyor ve özgürlükçü bir ekonomi anlayışının geliştirilmesi gerektiği ifade ediliyor.
Baskıcı Rejimler: Baskıcı yönetimlere karşı halkların iradesinin korunması gerektiği ifade ediliyor. Toplumların kendilerini ifade etme ve haklarını savunma hakları vurgulanıyor.
İsrail-Filistin Sorunu: Filistin halkının özgürlüğü ve adaletin sağlanması gerektiği savunuluyor. Bu bağlamda, sivil hareketin Filistin sorunu konusunda adalet temelli bir yaklaşım sergilemesi gerektiği ifade ediliyor.
3. Küresel Problemler:
Emperyalist Sömürü: Küresel sömürü sistemine karşı yerel direnişin ve özgürlüğün savunulması gerektiği belirtiliyor. Emperyalist sistemlere karşı toplumsal direnç vurgulanıyor.
Kültürel İşgal: Homojenleştirici kültürel dayatmalar yerine, kültürel çeşitliliğin korunması gerektiği ifade ediliyor. Toplumların kendi kültürel değerlerini koruma ve yaşatma hakkı savunuluyor.
Küresel Şirketler: Küresel şirketlerin egemenlik girişimlerine karşı bireysel özgürlüklerin korunması gerektiği ifade ediliyor. Ekonomik bağımsızlığın, toplumsal özgürlüğün önemli bir parçası olduğu vurgulanıyor.
Tabiatın Tahribi: Çevre tahribatına karşı ekolojik dengenin korunması gerektiği belirtiliyor. Doğayı koruma çabalarının, sivil hareketlerin temel hedeflerinden biri olması gerektiği ifade ediliyor.
Üçüncü Bölüm: Eylem
Bu bölümde, sivil hareketlerin eylem temelli yönleri ve etkili bir organizasyon yapısına sahip olması için izlenmesi gereken temel ilkeler ele alınıyor.
Sivil Hareketin Dili
Sivil hareketlerin, toplum içinde barışçıl ve yapıcı bir dil kullanması gerektiği üzerinde duruluyor. Dilin, dışlayıcı olmaktan ziyade kapsayıcı ve anlamlı bir iletişim aracı olarak kullanılması gerektiği vurgulanıyor. Bu başlık altında, sivil hareketlerin dili için belirlenen alt prensipler inceleniyor.
1. Kuşatıcılık: Sivil hareketlerin kullandığı dil, toplumun tüm kesimlerini kucaklayacak nitelikte olmalıdır. Sivil hareket, farklı görüşlere sahip birey ve gruplara ulaşarak birleştirici bir dil kullanmalıdır. Bu kuşatıcı dil, sivil toplum yapılarının daha geniş bir kitleye ulaşabilmesini sağlar.
2. Duyarlılık: Sivil hareketlerin, toplumun hassasiyetlerine duyarlı bir dil kullanması gerektiği ifade ediliyor. Özellikle kültürel, dini ve sosyal değerleri dikkate alarak, toplumun beklentilerine uygun bir üslup benimsemeleri önemlidir.
3. İletişim ve Etkileşim: Etkili bir sivil hareket, iletişim kanallarını açık tutmalı ve toplumla sürekli etkileşim içinde olmalıdır. Halkla sağlıklı bir iletişim, sivil hareketlerin etkili ve güvenilir olmalarını sağlar.
4. Yeniliğe Açıklık: Sivil hareketlerin, yeni fikirlere ve yöntemlere açık olması gerektiği belirtiliyor. Değişen dünyaya ayak uydurmak ve yeniliklere açık olmak, sivil hareketlerin etkisini artırır.
5. Diyalog: Diyalog, sivil hareketlerin başarılı bir şekilde faaliyet göstermesi için kilit öneme sahiptir. Toplumdaki farklı gruplarla sürekli diyalog halinde olunmalı, çatışma yerine uzlaşma ve iş birliği sağlanmalıdır.
6. Delile Dayanma: Sivil hareketlerin söylemlerini delillere dayandırması gerektiği ifade ediliyor. Bu, toplumun güvenini kazanmada ve doğru bilgiyi yaymada önemlidir. Sağlam argümanlar ve somut deliller, hareketin ciddiyetini ve güvenilirliğini artırır.
Sivil Hareketin Teşkilat Yapısı
Bu başlık altında, sivil hareketlerin etkili bir teşkilat yapısına sahip olması için izlenmesi gereken ilkeler ele alınıyor. Etkili bir organizasyon, sivil toplum yapılarının topluma katkı sağlayabilmesi için hayati önem taşır.
1. Katılımcı Meşveret (Danışma): Sivil toplum örgütlerinin, karar alma süreçlerinde katılımcı bir danışma sistemine sahip olması gerektiği belirtiliyor. Farklı fikirlerin dikkate alınması, kolektif bir bilgelik oluşturur ve sivil hareketin gücünü artırır.
2. Hesap Verebilirlik: Sivil toplum yapılarının hesap verebilir bir yönetim sistemi benimsemesi gerektiği vurgulanıyor. Şeffaflık, topluma güven kazandırır ve örgütün meşruiyetini güçlendirir. Sivil hareketler, faaliyetlerini düzenli olarak açıklamalı ve topluma karşı sorumluluklarını yerine getirmelidir.
3. İstikrarlı Yenilenme: Sivil hareketlerin, değişen koşullara uyum sağlayabilmesi için sürekli yenilenme içinde olması gerekmektedir. Sabit kalmak yerine, değişimlere adapte olabilen bir yapıya sahip olmak önemlidir. Bu, sivil hareketlerin uzun vadeli başarısını sağlar.
4. Aile Merkezlilik: Sivil toplum yapılarının aile merkezli bir yaklaşıma sahip olması gerektiği ifade ediliyor. Aile, toplumun temel yapı taşı olduğundan, sivil hareketlerin de bu değeri desteklemeleri önemlidir. Aile merkezli bir yaklaşım, toplumun genel yapısıyla uyumlu bir sivil hareketin temelini oluşturur.
5. Fikrî Bağımsızlık: Sivil hareketlerin, bağımsız bir fikir yapısına sahip olmaları gerektiği vurgulanıyor. Başka çıkar gruplarının etkisinden bağımsız bir şekilde faaliyet göstermeleri, hareketin özgünlüğünü ve etkisini korumasını sağlar.
6. Ekonomik Özgürlük: Ekonomik bağımsızlık, sivil hareketlerin sürdürülebilirliğini sağlar. Dış etkenlere bağımlı olmadan, kendi kaynaklarını üreten bir yapı oluşturulması, sivil hareketin uzun vadede ayakta kalmasını sağlar.