Geleneksel Ramazan İstişaresi
06 Nisan 2024
Bülbülzade Vakfı olarak her yıl geleneksel olarak gerçekleştirdiğimiz "Ramazan İstişaresi" gönüllülerimizin katılımıyla bu yıl da vakıf merkezinde yapıldı.Vakfımızın dönem faaliyetlerinin değerlendirildiği ve gelecek dönemin planlamasına dair görüşlerin alındığı Ramazan İstişaresi'nin konuşmacıları Anadolu Federasyonu YK Üyesi Mahsum Aytepe, Bülbülzade Vakfı YK Üyeleri Rabia Aldemir ve Fadime Eminoğlu oldu."İyi İnsan, Etkili Söz, Kalıcı Eser", "Gönüllülük ve Vakıf İnsanı" ve "Ders Halkaları-Okuma Grupları" konularının müzakere edildiği Ramazan İstişaresi, Bülbülzade Vakfı Başkanı Turgay Aldemir'in değerlendirme konuşması ile son buldu.Mahsum Aytepe konuşmasında; Bugün insan hakları, adalet, serbest teşebbüs, sivil toplum, seçim, birey, özel yaşam ve sosyal grup gibi kavram ve olgular insanlık nezdinde güçlü bir karşılık bulmuştur. Özellikle sivil toplum gayesi, kapsamı ve işlevi itibariyle bireysel ve toplumsal hakları savunmanın ve bu yöndeki talepleri gündeme getirmenin ana mecrası olarak temayüz etmiştir. Türkiye'de dini duyarlılığa sahip yapıların, yukarıdaki nitelikleri haiz bir sivil toplum tecrübesi oluşturması için birkaç boyutu göz önünde bulundurmanın sağlayacağı bir konumlanma içinde olmasında yarar vardır. Bu doğrultuda 1. Parça-bütün bağlamında çerçeve-içerik ilişkisi, 2. Realite-idealite bağlamında sentez-tez ilişkisi, 3. Gelenek-modernlik bağlamında sivil toplum-hareket ilişkisi ele alınmalıdır. Bu üç başlık, Türkiye'de sözünü ettiğimiz yapıların gerçekçi, tutarlı, sürdürülebilir ve idealist olma hedefinde başarılı olmalarında rehberlik edici misyon üstlenecektir.Fadime Eminoğlu konuşmasında Gönüllülük ile ilgili; Toplumun birbirini anlaması ve dayanışma kapasitesinin artması için de kritik önem taşımaktadır. Bunu deprem sonrası çalışmalarımızda, yetim çalışmalarımızda zaten somut olarak görmekteyiz.Bir kurumun kendi kör noktalarını tespit etmede dış gözlere ihtiyacı vardır. Gönüllüler bu noktada doğru değerlendirildiğinde kurumun gelişmesine ve kendi zaaflarını tespit etmesine önemli bir katkı sağlamaktadır.Yeni bir strateji ve yaşam modeline ihtiyaç duymaktayız. Yeni bir yaşam farklı hakikat iddialarının güçlü birlikteliğiyle, birbirine güveniyle ve uzlaşı ile kurulabilir. Hakikat kendini böyle bir iletişimde ve müzakerede açığa çıkarır. “Birlik ruhunu yaratan ortak amaç, insanı tutuklayan zamanı ve mekanı aşma potansiyelini içinde bulundurur”Rabia Aldemir, yapılan Okumalar ile ilgili; Son zamanlarda dayanıklı toplum, dayanıklı psikoloji, dayanıklı sivil toplumla ilgili okumalar yapıyoruz. Doğal olarak şu soru da çok soruluyor: “bu kadar uzun yıllar boyunca bir dava için mücadele etmeye, sürdürmeye nasıl motive oluyorsunuz?” Ben de şu cevabı veriyorum: “En büyük dayanağımız, en büyük motivasyon kaynağımız okumalarımız.”Vahiy anlama çabaları, sürekli Kur'an okuma ve anlama çabaları, hiç ara vermeden haftalık yapılan tefsir dersleri, bunun yanında tek yanlı bir okuyuş olmasın diye psikoloji, sosyoloji, felsefe, tarih, klasikler okuyarak bakış açımızı hep geliştirmeye çalışmamız bizim motivasyon kaynağımız.Peki neler okuduk? Nasıl okuyoruz? Fark etmeden hayatımızın, çevremizin içine giren söylemler bizi nasıl dönüştürüyor ve farklılaştırıyor.Bu okumalarla beraber Türkiye’nin birçok şehrinde Evde Karakter Eğitimi adı altında ilk çocuk eğitimlerini başlattık. Göç alan birçok şehirde birçok sivil toplum yardım çalışması yaparken biz mültecilerle kitap tahlilleri, sivil toplum eğitimleri yaptık.Turgay Aldemir konuşmasında; Hz. peygamberin yılı değerlendirmesi gibi 16 yıldır bu toplantıları yapıyoruz. Bazı nehirler bir coğrafyada çıkar, bazı yerde hayat verir. Aliya burada anlaşıldığı kadar Bosna’da anlaşılmadı. Taha Abdurrahman anlaşılmadı ama Türkiye de hayat veriyor. Diyar diyar geziyoruz kütüphaneler buna delalet ediyor. Tire yayınlarının bugüne kadar bastığı kitapların %54’ünü Bülbülzade Vakfı almış.Türkiye yüzyılı gibi akışkan dönemde meselelere nasıl yaklaşacağız. İman var imkan var bizler de ağlama duvarı değiliz. İhtiyaçlara, çabalarımızla açtığımız alanlarda yeterli insan gücümüz yok.Uluslararası alanda Hukuk açığı var. İnsanlığın inancı onurunu savunacak hukukçulara ihtiyaç var. Sahada emeği olan sözü olana kimse itibar etmiyor. Namusu olan hukukçulara ihtiyaç var.Bir insanlık ve Müslümanlık sorumluluğu ile yapılıyor. İnsanlara değer kazandırmış oluyoruz. Teşkilat demek taşımak demek. İçtenlikle birbirimize gerektiğinde sabredebilmek, susabilmek bazen konuşabilmek bazen de dinleyebilmektir. Hakikatin daraldığı bu dönemde daha çok umut olacak okumalarla daha iyi bir noktaya gideceğiz.
HABERİ OKU